8 Mayıs 2009 Cuma

BAHÇE KILAVUZU

OCAK

  • İlkbahar ve yaz çiçeklerinin soğanlarının dikimine başlanır
  • Eğer bitkiler fırtına ve soğuktan zarar gördüyse, kırılan dallar budanır ve dik durmalarını sağlamak için sırıklarla bağlanır. Ancak bağı sıkı tutulmaz, çünkü kar yağması durumunda ağırlaşacağı için tekrar kırılabilir. .

ŞUBAT

  • Şubat’ta çardak gülleri budanır.
  • Karanfiller ve lale soğanları dikilir.
  • Şebboy dikilir.
  • Zambak soğanlarını bu ay içinde saksınıza dikilir. Pencere kenarında serin bir yere yerleştirilir.
  • Bahçede karnabahar, kabak gibi sebzeler yetiştirilecekse toprağa kireç eklenmelidir. Bu sebzelerin köklerinde oluşabilecek hastalıkları engelleyecektir.
  • Yıldız çiçeğinin dikileceği toprağın nemli olmasına dikkat edilir. Ayrıca iyi ışık alması ve bulunduğu sıcaklığın 10 derecenin altında olmamasını sağlanır.
  • Hoş bir yaz ürünü olarak bahçe ya da serada cherry domates yetiştirilmek isteniyorsa dikmek için tam zamanıdır.

MART

  • Çim ekilir.
  • Önceden dikilmiş fideler aralanır ve bahçeye dikilir.
  • Güller budanır
  • Hercai menekşe, sarı şebboy, hasekiküpesi, çuha çiçeği, nergis, yaz papatyası, katmerli karanfil gibi çiçekler bu ay sonuna doğru dikilir. Salon bitkilerinin daha büyümesi istiyorsa saksıları büyütülür.
  • Sarımsak tohumları 5 cm derine 15 cm arayla dikilir. Drenajı iyi yapılmış bir toprakta Temmuz ayından itibaren afiyetle yenilebilir.
  • Satın alınan toprak karışımlarını birkaç küçük torba yerine tek büyük bir torbada almayı tercih etmek gerekir. Toprak kullanılmadan önce ılık bir yerde bekletilmelidir.
  • Maydanozlar verimli toprakta yarı gölgede kalan bir alana ekilmelidir. Düzenli olarak yapraklarını toplanmalıdır ki tazeleri çıksın. Kıvırcık yaprakları daha dekoratif görünse de düz yapraklıları daha lezzetlidir.
  • Gülleri budanır. Zarar görmüş dalları ayrılır, yüksekliklerini yarıya indirilir ve gerekliyse kalem aşıları yapılır.

NİSAN

  • Akşamsefası, saraypatı, karanfil, kahkaha çiçeği, aslanağzı, yüksük, glayöl, ateş çiçeği gibi çiçeklerin tohumları ekilir. Yaprak ve ölü çimenler tırmıkla toplanır.
  • Çimler böcek öldürücü de içeren uygun gübre ile beslenir. Ayrıca bu aydan başlayarak sonbaharın sonuna kadar her hafta düzenli olarak çimler biçilir.
  • Baharda çiçek veren orman asmasını budayın. Yanlara doğru uzanan dallar 5–10 cm kalacak şekilde budanır. Bu hem boyutunu hem de canlılığını korumasını sağlayacaktır.
  • Ağaçlar ve bitkiler arasında kalan boşluklara hızlı yetişen çiçekler dikilir. Böylece aralarda boşluk kalmaz. Aynısefa, pembe düğün çiçeği ve yer açelyası bahçenize renk katar.
  • Yazın taze salata yemek isteniyorsa yeşil soğan, marul, turp gibi sebzeleri dikmenin tam zamanıdır.
  • Bol güneş gören bir yere mavi çiçekli çarkıfelek dikilebilir. Yazın çiçeklerini açacaktır.
  • Büyük saksılara zambak ve tespih çiçeği dikilirse hoş bir görünüm sağlanabilir.
  • Japon kirazının pembe çiçekleri nisan ve mayıs aylarında bahçeler için mükemmel bir seçimdir. Ağacın yaprakları sonbaharda sıcak bir turuncuya dönüşerek bahçeye farklı bir görünüm katacaktır.

MAYIS

  • Kına çiçeği, horozibiği, şebboy, kadife, mine, fesleğen ekilir. Nergis bu ay da ekilebilir.
  • Zararlı otlardan kurtulmak için her gün 10 dakika bahçe temizlenir.
  • Yeşil sinekler bitkilere zarar verebilir. O yüzden bitkiler ilaçlanır.
  • Bahçeye havuç dikiliyorsa onları sineklerin yumurtalarından korumak için etraflarına 60 cm yüksekliğinde bir çit koymalıdır.
  • Yaz çiçeklerine yer açmak için bahar çiçeklerini kaldırılır. Gelecek yıl ekmek için tohumları hava alabileceği bir yerde saklanır.
  • Güneşli bir köşeye 13 mm derinliğe ayçiçeği tohumları ekilir. Yürüyüş yolunu renklendirmek için yolun her iki tarafı ay çiçekleriyle donatılabilir

HAZİRAN

  • Güller budanır.
  • Yabani güllerden çelik alma ve yaprak aşısı ile karanfillerde doldurma yapılır.
  • Sümbül, lâle, fulya, şakayık gibi yaprakları kurumuş çiçeklerin soğanları sökülerek güneş görmeyen, nemli bir yerde hava alabileceği bir şekilde saklanır.
  • Güller bu dönemde tohuma kaçmaya başlarlar.
  • Don tehlikesi geçtiği için yazlık bitkilerinizi dikilebilir.
  • Yürüme yoluna saksılar asılabilir. Bu saksılar her gün sulama gerektirebilir. Bu yüzden düzenli bir sulama programı oluşturulmalıdır.
  • İki senede bir açan çiçekleri seneye baharda açmaları için dikmek gereklidir.. Bu çiçekler sıralar halinde belli bir alana dikilmelidir. Sonbaharda ise onların çiçeklenmesi istenilen yerlere dikilmelidir.
  • Kuşların zarar vermesini engellemek için meyveli ağaçların üzerine ağ gerilebilir.

TEMMUZ

  • Morsalkımların filizlerini yarı yarıya veya 5 gonca kalacak şekilde kısaltılır. Yaz budaması büyümeyi yavaşlatarak gelecek sene için çiçek goncalarının oluşmasına yardım eder.
  • Safran ve sonbahar çiğdemlerinin sonbaharda görülebilmesi için küçük gruplar halinde funda çalılarının önlerine ekilmesi gereklidir.
  • Yılın bu zamanında güllerde kararma belirtileri başlayacaktır. Ağır hastalıklar önce goncalara, oradan da dallara yayılarak bitkide yaprak kaybına yol açabilir. Hastalıklı kısımları ayrılır ve koruyucu ilaç sıkılır.
  • Yabani sarımsak gibi bitkilerin olgun tohum başlarını kese kağıdı ile korunur. Birkaç gün boyunca ılık ve kuru bir yerde muhafaza edilir. Ekme zamanı gelinceye kadar hava almayan bir kutuda saklanır.
  • Olgunlaşan meyveleri ince bir örtü ile kuşlardan, kulağakaçanlardan ve eşekarılarından korumak gereklidir. Tül perdeler veya müslin kumaşı da aynı şekilde kullanılabilinir.
  • Çiçekliklerdeki küf oluşumlarını takip edilir. Çürüyen çiçekleri temizlenir ve hastalıklı bitkilere mantar öldürücü ilaçlar kullanabilinir.


AĞUSTOS

  • Sardunyalardan çelik alınır.
  • Ay sonuna doğru lâle ve sümbüllerin toprakları hazırlanır.
  • Güllere aşı yapılır.
  • Lavanta gibi çiçeklerin kesilerek kurutulma zamanı. Bozulmamış çiçekler toplanıp küçük desteler halinde gevşek bir biçimde bağlanır. Baş aşağı asarak havadar ve ılık bir ortamda saklanır.
  • Kurumuş olan bitkiler toprak saksılardan çıkarılıp yerine yıldız çiçekleri, pat çiçeği, krizantem ve süs kabağı ekerek renklendirilebilinir.
  • Domateslerin sulanması azaltılarak çatlamalarını engellenir. Olgunlaşmalarını hızlandırmak için aralarına bir muz konulabilir.
  • Çimler aşınma ve bozulmalara karşı, zararlı bitkilere ve hastalıklara karşı gözden geçirilir.
  • Olgunlaşan sebzeleri zamanında toplanır.

EYLÜL

  • Ay ortasında lâle ve sümbül soğanları ekilir.
  • Gülhatmi gibi çiçekleri bir sonraki bahar mevsimi için ekilir. Kısa diziler halinde kısmen gölgede de kalabilen güneşli bir yere ekilir.

EKİM

  • Çiçek tarhlarına düşen yaprak ve dalları tırmıkla toplayın aksi halde tohumlananları çürütebilir..
  • Zararlı böceklerin ve hastalıkların kuluçkalaşmasını engellemek için sera temizlenerek dezenfekte edilir.

KASIM

  • Yazlık çiçekleri toprak saksılardan çıkartıp ve yerine mevsimlik çiçekler dikilebilir. Aksi durumda saksılar yıkanarak içeride saklanır.
  • İlkbaharın sonlarında canlı bir görünüm için lale ve sümbül soğanları ekilir. Soğanlar alınırken dolgun ve küfsüz olmasına dikkat edilmelidir.Soğanları dikerken bitki soğanının yüksekliğinin 3 katı derinliğinde bir çukur kazarak kendi yüksekliğinin 2 katı toprakla örtmeniz gerektiği dikkat edilmelidir.

ARALIK

  • Tırmanarak yayılan gülleri kesilir. Eski çiçekli dalları ana dala üç boğum kalacak şekilde keserek yeni dalları desteklerine bağlanır.
  • Ağaç bağlarının kabuğu zedelemeyecek şekilde sıkılığını kontrol edilir,
  • Küçük ev bitkilerini büyük, dekoratif bir kapta toplanır.
  • Tırmanıcı bitkilerin düzensiz dallarını ve duvar çalılarının cam ve kapı çerçevelerine uzananlarını budanır. Hızlı tırmanıcıları budarken yeni dalların gelişmesi için yeterli yeri bırakılır.
  • Bahçe makasları her kullanımdan sonra temizlenir.

Kaynak: Evimdergisi.com / Canimablama.com

15 Şubat 2009 Pazar

İNSAN OLMAK ZORDUR

İNSAN OLMAK ZORDUR
Elindeki tohumları toprağa ekmeden, toprağı özenli bir şekilde düzledi. Tohumları toprağa eşit olarak serpti. Eliyle tekrara düzeltti. Suyun altına elini tutarak, toprağı ve tohumları bozmadan suladı. Bana dönerek:
- Şimdi sabırla büyümelerini beklemeliyiz. Dedi.
Babam doğaya âşıktı. Güzellikleri severdi. Küçük bir çocukken sevginin sonsuz bir pınar olduğunu bilmeden babamın çiçekleri benden çok sevdiğini düşünürdüm. Tohumları eker, fideleri aralar ve en son olarak da bahçeyi yetiştirdiği fidelerle düzenlerdi. Bahçeye baktığımızda renklerin birbiri ile raksettiğini düşünürdük.
Akşamüstleri bu bahçede çay içilirdi. Evin alt katının açık penceresinden radyonun sesi duyulurdu. Biz; çay ikramında koşuştururduk. O çay öylesine lezzetliydi ki; bu tat çaydan mı, bahçedeki çiçeklerden mi, yoksa içinde bulunduğumuz aile mutluluğundan mı kaynaklanıyordu; o günlerde düşünmüyorduk bile. Sadece o günlerin güzelliklerini yaşamıştık.
Babam sevgiyi, sevginin bir yaşam tarzı olduğunu öğretmişti bize. Çiçekleri sevmeyi, ağaçları sevmeyi, doğadaki sevgiyi öğretmişti. Sevgi bir kelime değildi. Emek istiyordu, çaba istiyordu. Eğer çiçekleri seviyorsanız; onları sulamak, budamak, korumak gerekiyordu. O, sevgiden söz etmiyordu. Sevgiyi yaşıyordu. Çevresine güzellikleri görmek için bakıyordu. Gördüğü güzellikleri sürdürmek, çoğaltmak için çabalıyordu. Başarıyordu da. Bizler sadece onu izliyorduk. Sevgisini paylaşırken biz oradaydık. Yaşadık. Onun sonsuz sevgisinden doyasıya içtik. Sevgiyi yaşayarak öğrendik.
Eğer bugün çiçekleri seviyor ve bakıyor, hayvanları koruma içgüdüsü taşıyor, çocuklarımıza iyi ana-baba olabiliyorsak; sevgi sanatını öğrendiğimizdendir.
Çiçekler büyüyüp ilk tomurcuklarını verdiğinde, sanki çok önemli bir şey keşfetmiş gibi haykırır;
—Koş! Bak! Şu güzelliğe.
O an izlenmesi gereken çiçek değildir. Bir güzelliğe sanat eseri izlercesine bakan insandır.
- Gözüm!!! Der. Ve onun özelliklerini en ince ayrıntısına kadar anlatır. Bazen kendinizi biyoloji, bazen de estetik dersinde hissedersiniz. Oysa anlatılan; güzelliklere âşık bir doğa insanının duygularının kelimelere dökülüşüdür. Kelimeler kulaklarınıza koştukça; pembe, mor, kırmızı, beyaz rengârenk duygu dünyasında bulursunuz kendinizi. Baktığınız tomurcuğu sadece görmez, yaşarsınız.
Sonbahar gelince çiçekler yavaş yavaş solar ve tohumlarını oluştururlar. Babam bunları cins ve rengine göre toplar, ayrı ayrı küçük kaplara doldurur; kabın üzerine çiçeğin adını, rengini, belirten bir etiket yapıştırırdı. Bir sonraki bahara kadar, tohumları serin ve rutubetsiz bir yerde saklardı.
Bir sonbahar günü bahçeye çıkıp, değişik çiçeklerin tohumunu topladım. Avucum tohumla dolduğunda, sevinçle babama koştum. Babam önce avucuma, sonra da yüzüme baktı. Ben de tohum toplamıştım. Çok mutluydum. Övgü bekleyen gözlerle babama bakıyordum. Ben onun gözlerinden hoşuna gitmeyen bir şey olduğunu fark ederken, o da benim beklentimi pırıldayan gözlerimden anlamıştı. Tohumları bir kap uzatarak içine koymamı istedi. Tohumlara dikkatle bakmamı söyledi.
— Birbirlerine benziyorlar mı? Diye sordu. Başımı "hayır" anlamında iki yana salladım. Sonra bahçedeki çiçeklere bakmamı istedi.
— Hepsi çiçek, ama birbirlerinden farklılar. Farklı yapıya sahipler, farklı gereksinimleri var. Dedi. Kabın içindeki tohumlardan birini eline aldı. Konuşmasını sürdürerek:
— Bu tohum büyümek için kumlu toprak, bol su ister. Güneşli ortamları sever.
Tohumu elindeki kaba bıraktı. Eline alamayacağı kadar küçük tohumları göstererek:
— Bunlar karışık toprakta yetişir. Az su ister ve gölge ortamları severler.
Yanlışımı anlamıştım. Gölge oramı sevenin, güneşe çıkarıldığında yandığını; az sulanması gerekene, bol su verildiğinde; yavaş yavaş çürüdüğünü öğrenmiştim. Farklılardı. Hepimizin birbirimizden farklı olduğumuz gibi; çiçeklerin görüntüleri, yapıları ve istekleri farklıydı. Onlara tek tek bakmak ve görmek gerekiyordu. Bu canlıları anlamaktı. Çiçeklerin görüntüleri insanların mimiklerine benziyordu. Onların yaşamı ile ilgili ipucu veriyordu. Yaprakları solduğunda, susuz kaldığını; sarardığında, suyu azaltmak gerektiğini; yaprak sapları uzadığında, güneşe ulaşmaya çalıştığını anlamak gerekiyordu.
O doğa insanını dinlerken; doğayı, doğadaki yaşamı içinizde hissedersiniz. Canlıların yaşamlarını sürdürmek için neler yaptıklarını, kendilerini nasıl ifade ettiklerini, varlıklarını korumak için nasıl çabaladıklarını anlatır. Onu dinlerken kendinizi çiçek olarak buluveririsiniz. Kökleriniz toprağa bağlıdır. Işığa ve suya gereksiniminiz vardır. Yapraklarınız güneşi, kökleriniz suyu arar.
Bunu insan olarak hissedebildiğinizde sevgi sanatını başarmanın yanı sıra; insan olmanın özelliklerinden biri olan empati gücünü; yani " başkasının yerine kendini koyup, onun gibi düşünerek, onu anlama" yetisini kazandınız demektir. Karşınızdakinin yüreğindekileri hissedebilmek, kimi kez sizi coştururken; kimi kez de yüreğinizin acıyla dolmasına neden olacaktır. Çünkü " İnsan olmak zordur".


Nevin Ergençiçeği